Navigation: Home
MENÜLER
HİTİT GÜNEŞİ

corumtarihi

ÇORUM TARİHİ

Yapılan çalışmalar sonucunda, yontma taş çağı (Paleolitik) Cilalı Taş Devrinde (Neolitik) kalkolitik dönemin 4. aşamasında Çorum Bölgesinde insan yerleşimlerinin bulunduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu devir eserlerine Alaca höyük, Büyük Güllüce, Boğazköy, Eski yapar, Kuşsaray'da rastlanmıştır. Yerleşimler bu dönemden itibaren devamlılık göstermiştir. Çorum ve çevresi daha sonra Hitit, Frig, Kimmer, Med, Pers, Galat, Roma, Bizans, Selçuklu, Danişmend, Moğol, Ertena, Kadı Burhanettin ve Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Çorum , binlerce yıldır çeşitli uygarlıkların yan yana ve üst üste oluşturduğu , yerli Anadolu kültür geleneğini devam ettiren illerin başında gelir.Maddi kültür belgelerinin zenginliği açısından adeta bir açık hava müzesi görünümünde olan Çorum yöresi ; 1830'lu yıllardan itibaren Avrupalı gezginlerin , bir çok yerli ve yabancı bilim adamlarının ilgi odağı haline gelmiştir.

Yazılı Tarih Öncesi Dönem

Yontma Taş-Cilalı Taş Dönemleri Yapılan arkeolojik araştırmalar sonucu dağınık biçimde ele geçen az sayıda taş aletler belki yontma taş çağı ( paleolitik ) insanın yaşamış olduğunu bize göstermektedir. İnsanın avcılık ve göçebelikten yerleşik düzene geçtiği dönem olan Neolitik Çağ'da , Çorum ve çevresindeki iskanın varlığını bazı münferit buluntular gösterir.

Kalkoltik Dönem (M.Ö. 5500-3000)

Anadolu kalkolitik devirde (M.Ö.5500-3000) taş aletlerin yanında özellikle bakırdan yapılmış aletler görülmeğe başlar.Çorum ve çevresinde bugüne değin yapılan arekeolojik kazılar sonucunda en eski yerleşimin kalkolitik dönemin geç safhası olan (M.Ö. 4000)'lerde başladığı tesbit edilmiştir. Bu dönem iskanına ait mimari kalıntılar ve maddi kültür belgelerine Alacahöyük ; Büyük Gülücek ve Kuşsaray gibi merkezlerde tabakalar halinde rastlanmıştır.

Eski Tunç Çağı ( M.Ö.3200-2000)

Eski tunç çağında (M.Ö.3200-2000) Çorum ve çevresi , tüm Anadolu'da olduğu gibi yoğun bir iskana sahne olur. Bu devirde pişmiş toprak kapkacak yanında madeni kaplar , alet ve silahlar bol miktarda kullanılmaya başlar. Feodal yapı ortaya çıkar ve küçük şehir devletleri kurulur , bu şehirlerin etrafı surlarla çevrilidir. Alachöyük bu merkezlerden en önemlisidir. Alacahöyük eski tunç çağındaki zenginliği yanında şehircilik sistemleri, tarımda hayvan yetiştiriciliğinde ulaştığı yüksek seviyesi ile eski dünyada önemli bir yere sahiptir. At ilk defa bu çağda ve bu merkezde ehlileştirilmiştir. Bu yüksek kültürü ortaya koyanlar ise, Anadolu'nun yerli halkı olan Hatti'lerdir. Alacahöyük'te bulunan Eski Tunç Çağı'na ait 13 Kral mezarı ve bu mezarlarda açığa çıkarılan altın, gümüş, elektron ve bronzdan yapılmış çeşitli kap-kacak, süs eşyaları, silahlar, dinsel amaçlı güneş kursları ve boğa geyik heykelleri bu çağın zenginliğini, yüksek sanat ve kültür seviyesini ortaya koyduğu gibi dinsel inanışları hakkında da mesajlar vermektedir. Bu çağa ait diğer önemli merkezler; Boğazköy, Eskiyapar, Kalınkaya, Kuşsaray, Çöplühöyük, Kültepe Höyüktür. Bu çağın eriştiği yüksek kültür ve sanat zenginliği daha sonra kullanılacak olan organize devletlere zemin hazırlamıştır.

Asur Ticaret Kolonileri Çağı (M.Ö.1950-1750)

Kuzey mezopotamya'da büyük bir devlet kurmuş olan Asurlular M.Ö. 2000 başlarında özellikle bakır ve madenler açısından zengin olan Anadolu ile yoğun bir ticari ilişkiye girerler ve Anadolu'da 9 ayrı yerde Karum adı verilen ticari merkezler kurarlar. Bu merkezlerden biri de "HATTUŞ KARUM" adını taşıyan Boğazköy, yani Hattuşaş'tır. Bu çağda sanat ; yerli gelenek ve görenekleri yaşatmakta ise de, yani yerli Hatti Sanatı Mezopotamya'dan gelen tüccarların yerli halka devlet kurma fikrini aşılamaları Hitit Sanatı ve Devletinin temelerini atmıştır.

Hititler Dönemi (M.Ö.1650-1200)

M.Ö. 2000 başlarında Orta Asya'dan ve Kafkaslar üzerinden Anadolu'ya giren ve ilk önceleri yerli halk yanında paralı asker olarak görev alan Hititler Hint Avrupa dilini konuşmakta ve İndo-German ırklar grubuna girmektedir. Asurlu tüccarlar M.Ö.1850 yıllarında Anadolu'dan çıkmak zorunda kaldıktan sonra Hititler politik egemenliği ellerine almaya başlamışlar ve şehir devletlerini birleştirerek veya ortadan kaldırarak Anadolu'da ilk organize devletin temellerini atmışlardır. Koloni çağını takip eden bu ilk devre Eski Hitit çağı olarak bilinmektedir. İsmi bilinen ilk Hitit Kralı ise Anitta'dır. Hitit devletinin ilk kurucusu ise Labarna'dır. (M.Ö. 1680) Bu kral zamanında Hititlerin Başkenti Neşa'dan Hattuşaş'a taşınmıştır. Labarna M.Ö. 1600 yılında ölünce yerine 1.Hattuşili geçmiş ve devletin sınırları Halep'e kadar genişlemiştir.Oğlu 1.Murşili ise Eski Babil Devletine Son vererek sınırları daha da genişletmiştir. Bu kral öldükten sonra iç karışıklıklar baş göstermiş ve devlet zayıf düşmüştür. Telipinu bu karışıklıklara ve taht kavgalarına son vermek istemiş , M.Ö.1550 yılında ölünce bütün eski şark 1450 yılına kadar karanlığa gömülmüştür. Hitit imparatorluk dönemi, karanlık dönemden sonra iktidara gelen krallardan 1.Şappilililuma (M.Ö.1375-1335) Anadolu'da ve Suriye'de bir çok seferle İmparatorluğun sınırlarını genişletmiştir. M.Ö. 1335 yılında küçük yaşta kral olan II.Murşili zaferden zafere koşarak önce Kaşkalıları sindirmiş sonra da batıya yönelerek Arzavalıları ağır bir yenilgiye uğratmıştır. 1306 yılında vebadan ölünce yerine oğlu Muvattali tahta geçmiştir. Muvattali Mısırlılarla Kadeş Savaşını yapmış kendisinden sonra tahta geçen III. Hattuşili (M.Ö. 1275-1250) zamanında Mısırla eşit şartlar altında Kadeş Anlaşması yapılmıştır. Hititlerin son büyük krallarından IV.Tudhalia (M.Ö.1250-1220)daha çok kültürel faaliyetlere önem vermiş ; Başkent Hattusas'ı yeniden imar etmiş, Boğazköy'ün 2 Km doğusundaki Yazılıkaya Açık Hava Tapınağını inşa etmiş, son şeklini vermiştir.

Frig Dönemi ve Sonrası

M.Ö. 1200 yıllarında Ege göçleri ( Deniz kavmi göçleri ) ile boğazlar üzerinden Anadolu'ya gelen kavimler zaten zayıflamış olan Hitit Devletini yıkarlar. Bu tarihten itibaren Hititler Çorum Bölgesinden Kızılırmak Kavisi içerisinden geçerek, Güney Anadolu'ya geçerler.Anadolu'da ise 200 yıllık bir karanlık devre girer.M.Ö. 8. yy'da bu göçlerle geldikleri sanılan Frigler, yıkılan Hitit şehirleri üzerine kendi şehirlerini kurarlar. Çorum bölgesinde Boğazköy, Alacahöyük, Eskiyapar, Pazarlı önemli Frig şehirlerindendir. Frig Devleti ise, M.Ö. 6. yy'nın ilk yarısında Kimmerler tarafından yıkılmış, fakat kültürleri bir süre daha devam etmiştir. Kimmerler istilasından sonra Çorum ve çevresi İran'da devlet kuran Med'lerin daha sonra'da M.Ö. 546'dan M.Ö. 330'a kadar Büyük İskender'in Anadolu'yu istilasına kadar Pers'lerin hakimiyetinde kalmıştır. M.Ö. 276'da Trakya üzerinden gelen Galat'lar Anadolu içerisine kadar yayılarak bu bölgeyi idareleri altına almışlardır. Çorum ilindeki önemli Galat merkezleri İskilip, Osmancık, Alacahöyük, Boğazköy, Eskiyapar ve Avlat Köyü'dür. Roma imparatoru Julius Ceasar zamanında bu havali Romalıların eline geçmiştir. Çorum Anadolu'da ilk defa sistemli yol şebekesini kuran Romalıların kavşak noktasını teşkiletmiştir. Ankara'dan - Amasya - Kavium'a , Sinop'tan Tuviuz - Zile'ye geçen yollar Çorum'dan ayrılmaktadır. Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılması (M.S.395)ile doğu Roma'da daha sonra Bizans'ta kalan Çorum'un bu devirde adı Yankonia veya Nikonya'dır.

Osmanlılara Kadar Çorum

Selçuklu Devleti 1308 tarihinde yıkıldıktan sonra Çorum Anadolu'da kurulan beyliklerden Eretna Beyliği'nin daha sonra Kadı Burhanettin Ahmet Devletinin yönetimi altına girmiştir. Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt Anadolu'da birliği kurmaya çalışırken 1398'de Çorum, Osmancık, ve İskilip'ten sonra Amasya'yı alarak oğlu Çelebi Mehmet'i Amasya'ya Vali olarak atamıştır.
Bugün 11 ziyaretçi (232 klik) kişi burdaydı!
hititgunesi.tr.gg Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol